Etiket

bebeklik

Browsing

Düşünün ki, 3 kişi oturuyorsunuz. Sohbetin bir bölümünde ya da tamamında diğer 2 kişi sizin hakkınızda konuşuyorlar.
Utandığınız anları, yükledikleri sıfatları , sizin hakkınızdaki bakış açılarını anlatıyorlar birbirlerine ya da biri anlatıyor, diğeri sorup duruyor. Bazılarına filtre koyuyorlar isminizi geçirmeyerek cümle aralarında, bazılarında direkt sizi işaret ederek anlatıyorlar.
Ne hissederdiniz?
O sırada ne yapardınız?
Konuşan iki kişiye karşı tavrınız ne olurdu o sırada ya da sonrasında?
Peki ilişkiniz nasıl olurdu?

Sanırım olan bu.
Çocuklara, belli bir yaşa kadar olan bu.
O öyle, bizim bildiğimiz dilden sohbete dahil olamayınca varlığı o ortamda yok sayılıyor, görünmez oluyor, ne tuhaf değil mi?

O orada.
Siz konuşurken arkadaşınızla, babasıyla/annesiyle , o orada, yanınızda.
Yaramazlıkları, inatları, yormaları, tüketmeleri, huysuzlukları ( bunlar bizim koyduğumuz etiketler, bu ayrı yazı konusu) ya da utanabilecekleri anılar ( sırf komik diye anlatma isteğimiz, bize komik! ) her anlattığınızı duyuyor.

Yoksa anlamıyorlar gibi mi geliyor size de?
Annem bazen soruyor, anlıyor mu şimdi hepsini?:)
Anlıyorlar.
Duyuyorlar.
Görüyorlar
Hissediyorlar.
Sözle anlamasa enerjiyle anlıyorlar, mimiklerimizden anlıyorlar.
Ama anlıyorlar.
Aynı yetişkinler gibi.
Anlıyorlar.
Yetişkinler gibi cevap veremiyorlar sadece.
Ya da verse de susturuluyorlar, susturulmaya çalışılıyorlar.
” Benim hakkımda konuşmayın, izin vermiyorum”
” Burdayım beni göremiyor musunuz?”
” Bu yaptığınız doğru değil, yanımda yapmayın bari. “
” Benim hakkımda gerçekten böyle mi düşünüyorsun? “
” Utandığım, suçlandığım şeyleri burda anlatmaya hakkın var mı, onlar benim özelimdi, iznimi almadın bile. ” diyemiyorlar.
Deselerdi eminim başka olurdu her şey.

Olsun.
Onlar diyemiyor olsa da biz onları gerçekten görmeyi seçebiliriz.
Anlatma isteğimizi öteleyebilir ya da altındaki sebebe bakabiliriz.
Kendi çocukluğumuzda, bizim hakkımızda başkalarıyla konuştuklarında ebeveynlerimiz, ne hissettiğimize bakıp daha kolay buradan çıkabiliriz.
Ve sonra tüm bu olanları onarabiliriz.
İlişkimizi onarabiliriz.
Kolaylıkla olsun.

” Sana hamile olduğumu duyduğumda yanlış bi’ zaman olduğunu düşündüm / anneliğe/ babalığa hazır değildim, o yüzden hiç istemedim / istemedik / aldırmak istedik / elimden gelen herşeyi yaptım yine de dünyaya geldin “

Sizin hikayenizde böyle bir bölüm var mı? Size birebir anlatılan ya da duyduğunuz?

Ebeveynleriniz bir çocuğun varlığına hazır değillerse, onlara göre yanlış zamanda olduysa , bunu dile getirdi ya da hissettiler ya da çeşitli müdahaleler düşündüler ya da yaptılarsa ve siz yine de dünyaya geldiyseniz,
Ve bunları bilerek ilerlediğiniz yolda hatırladığınız yerler için;
🔸Sürekli ebeveynleriniz tarafından kabul görmek için onları memnun etmeye çalışıyorsanız ( çünkü istemediler ve bir şekilde doğdunuz, onları bu karardan pişman etmemek için memnun etmeniz gerekir! )
🔸İlişkilerinizde bir şekilde ve sürekli olarak istenmeyen durumuna düşüyorsanız,
🔸Kabul görmediğinizi düşündüğünüz yerlerden kaçıyor ya da orda kalmak için sürekli kendinizi sevdirmeye çalışıyorsanız,
🔸Kabul gördüğünüz yerlerde de istenmeyen olmak için müthiş bir çaba sarfediyorsanız ( hikayeyi mutlaka aynı hale çevirme çabasıdır bu, alıp kabul edemeyiz bir türlü istenen olduğumuzu )
🔸Sadece ebeveynlerinizi değil herkesi sürekli memnun etme çabası içinde kendinizi buluyorsanız,
🔸Kendiniz olamıyor, içinizden geleni söyleyemiyor, sınırlarınızı koruyamıyorsanız,

o zaman bu ilk dünyaya geliş hikayenizi şifalandırmayı seçmeniz iyi bir yol olabilir.
İlk adım, bu zamana kadar neyi neden yaptığınızı farkında olmak. Bu farkındalık sizi hafifletecek.
Sonrası dönüşüm süreci.

Not:
Yukarıda tüm yazılanlar genelleme ve örneklendirmedir. Sevilme, kabul görme ihtiyaçlarınız , memnun etme çabanız varsa, kaynağında illa ki istenmeyen çocuk olma konusu çıkmayabilir. Bunların hepsi sadece ihtimal.
Gözlemleyin,farkedin ve dönüştürmeyi seçin diye.

Kolaylıkla.