Etiket

blog

Browsing

Geçinmeye gönlün var mı?
Gerçek, hayatla geçinmeye gönlün var mı?
O zaman savaşı bitir ve barışa geç.

Dirençlerine, bariyerlerine, aslalarına, illalarına bir baksana.

Hastalıklarınla,
yaşam alanınla,
çevrendekilerle,
hava durumuyla:) ( Öyle değil mi ama, kardan, soğuktan, yağmurdan, böyle kapalı havalardan nefret ediyorum demiyor muyuz bazen? )
dünyayla,
geçmişinle,
ailenle,
parayla,
işle,
yalnızlık ve birliktelikle savaşını farkında ol.

” İstemiyorum, git. ” demek yerine;
” Sen mi büyüksün, ben mi? 🙂 demek yerine;
Sadece sor:
” Seninle barış içinde olmayı gönüllü olsaydım , bu ne yaratırdı? Hayatım gerçekten nasıl olurdu? Bunun için gerçek, ben ve bedenim hangi enerji alan bilinç olabiliriz? “

( Şu anki enerjim, bilincim savaş yaratıyorsa, başka bir enerjiye geçmeliyim. Bu neresi?? Soru buna alan açıyor ve bunu sen bulma. Sadece sor ve bırak. Hangi enerjide olsan barışı seçerdin? Sorduktan sonra izle. )

Her gün sor.
Aklına gelen her an sor.
Sormak iyi hissettirmediyse, söyle:
” Seninle barışmaya gönüllüyüm.
Seninle barış imzalamaya gönüllüyüm.
Seninle barışmaya gönüllüyüm “
.
Sadece gönüllü ol.
Seçimden bahsetmiyorum bile.
Gönüllülük herşeyi değiştirebilir.
Milyonlarca yeni olasılık belirebilir.
Kaçan kovalanır:)
Kaçma.
Savaşı bırak.
Dirençleri kaldır.
Bariyerleri indir.
Bırak aksın ve geçsin.
Geldi ve geçsiiiin, gitsin.
Su gibi… Aksın…

Hala kalmaya devam eden bir şeyse hastalık gibi, kalmakta bir bildiği, anlatmak istediği vardır.
Sana hatırlatacakları vardır.
Onun da bir bilinci var hatırla.
Yanında bir insan oturuyor ve onunla konuşuyormuşsunuz gibi – karşına alma onu, karşında görmek de savaş – konuş onunla.
“Gelmenin bir sebebi var biliyorum. Peki gitmek için neye ihtiyacı var?
Neyi anlamam gerekiyorsa, anlamaya gönüllüyüm, bilmeye gönüllüyüm. Gitmene gönüllüyüm. Kalmana da. Gitmeye hazır olduğunda gidebilirsin. Ben hazırım. “

Neyle barışmak geldi ilk, kalbine ilk ne düştü?
Dilerim kolaylıkla dönüşsün🙏🍀
Şifa olsun.

Böyle hissetmende yanlış olan bir şey yok.
Normal dedikleri şekilde duygularına izin vermende de yanlış olan birşey yok.
( Eğer birilerinin sınırlarına girmiyor, kendi duygundan onları sorumlu tutmuyor ve davranışların şiddet içermiyorsa)

Ama onlar sana;
” Saçmalama ” derler.
” Abartma istersen ” derler.
” Amma da duygusalsın , amma da ciddiye alıyorsun hayatı, amma da takıntılısın ” derler.
” Bi kendine gel, ne bu böyle dağıldın hemen ” derler.
” Bunda korkacak ne var şimdi? Sakin ol. ” derler.
” Ağlama, ağlanacak ne var bunda, bozma sinirlerimi ” derler.
” Bu kadar sevinecek ne var bunda, altı üstü… ” derler.
” Ne bu böyle görmemiş gibi, biraz ağır ol. ” derler.
Onlar derler.
Diyecek bir şey hep bulurlar.
Sadece konforsuz hissettiğin yerlerde değil, çok mutlu anlarında da yaparlar.
Çünkü hep diyecek bir şeyleri vardır yanlış kılmak için.
Hayatını,deneyimlerini, dirençlerini, zaaflarını, travmalarını, içinde olan biteni bilmeden, öyle, sadece derler. Kalıplara sokmaya çalışırlar, onlar da bir yerde bunu öğrenmişlerdir. Belki kendi yaralarına söylüyorlardır bunları. Tabi bu onların konusu, senin değil. Önemli olan sana söylenenlerin karşısında senin duruşun.

Sonra bir şekilde tanışırsak seninle bunları kendi sözlerinmiş gibi nasıl sahiplendiğini görürüm, kendini yargılarken duyarım seni.
” Abartıyorum değil mi, niye böyleyim? ”
” En sevmediğim yanım fazla hassas olmam. ” derken sen,orda elin ve alemin belki çok yakınlarının sözlerini duymuş olurum. Senin fikrin çıkmaz çoğu zaman. Birileri demiştir, sen öyle sanmışsındır ya da gerçekten öylesindir, ne var bunda?

Bir duyguyu ne dozda yaşadığın sadece seni ilgilendirir. Belki bir kaynağı vardır, belki sen böylesindir, belki burcunun etkisidir, belki o gün öyledir, belki hep böyledir.
Bu her neyse yanlış değil.
Yineliyorum 👉 ( Eğer birilerinin sınırlarına girmiyor, kendi duygundan onları sorumlu tutmuyorsan ve suistimal etmiyorsan )

Rahatsızsan bundan tabi ki üzerine çalış, destek al.
Ama sen memnunsan olan şey tamam.
Orda öyle kalabilir.
Yorduğunu anlarsan değiştirirsin zaten.
Ama bil, bunların hiçbiri kötü değil.

He varsa rahatsız olan, gidebilir.
İlla kalacaksa sınır koyabilirsin, bu ve benzer cümleler devam ederse durdurabilirsin.Etiketlenmeye son verebilirsin ve bu etiketi berbatmış gibi algılamaya.
Hem bu sözlerin kime ne faydası olmuş ki sana olsun?
Durdur.
Şiddeti sustur.
Bunun yapılmasına izin verme.
İzin verme.
Hayır .
Belki sadece tek kelime
Hayır.
Kendine bu zamana kadar neler yapılmasına izin verdin bilmiyorum ama bundan sonra dur diyebilirsin.
Hayır diyebilirsin.
Nasıl iyi geldiğini hissedebilirsin dilerim🙏
Kolaylıkla.
Not: Peki onlar kimler? Hepimiz, bir kaçımız, bazılarımız. Kendimize dönüp bakalım mı bugün? Acaba ben de diyor muyum böyle? Korkularını, kaygılarını, yaşama hallerini eleştiriyor muyum insanların? Anlamaya çalışıyor muyum ya da? … Birbirimize gerçekten daha özenli olmamız için neler mümkün?

” Sana hamile olduğumu duyduğumda yanlış bi’ zaman olduğunu düşündüm / anneliğe/ babalığa hazır değildim, o yüzden hiç istemedim / istemedik / aldırmak istedik / elimden gelen herşeyi yaptım yine de dünyaya geldin “

Sizin hikayenizde böyle bir bölüm var mı? Size birebir anlatılan ya da duyduğunuz?

Ebeveynleriniz bir çocuğun varlığına hazır değillerse, onlara göre yanlış zamanda olduysa , bunu dile getirdi ya da hissettiler ya da çeşitli müdahaleler düşündüler ya da yaptılarsa ve siz yine de dünyaya geldiyseniz,
Ve bunları bilerek ilerlediğiniz yolda hatırladığınız yerler için;
🔸Sürekli ebeveynleriniz tarafından kabul görmek için onları memnun etmeye çalışıyorsanız ( çünkü istemediler ve bir şekilde doğdunuz, onları bu karardan pişman etmemek için memnun etmeniz gerekir! )
🔸İlişkilerinizde bir şekilde ve sürekli olarak istenmeyen durumuna düşüyorsanız,
🔸Kabul görmediğinizi düşündüğünüz yerlerden kaçıyor ya da orda kalmak için sürekli kendinizi sevdirmeye çalışıyorsanız,
🔸Kabul gördüğünüz yerlerde de istenmeyen olmak için müthiş bir çaba sarfediyorsanız ( hikayeyi mutlaka aynı hale çevirme çabasıdır bu, alıp kabul edemeyiz bir türlü istenen olduğumuzu )
🔸Sadece ebeveynlerinizi değil herkesi sürekli memnun etme çabası içinde kendinizi buluyorsanız,
🔸Kendiniz olamıyor, içinizden geleni söyleyemiyor, sınırlarınızı koruyamıyorsanız,

o zaman bu ilk dünyaya geliş hikayenizi şifalandırmayı seçmeniz iyi bir yol olabilir.
İlk adım, bu zamana kadar neyi neden yaptığınızı farkında olmak. Bu farkındalık sizi hafifletecek.
Sonrası dönüşüm süreci.

Not:
Yukarıda tüm yazılanlar genelleme ve örneklendirmedir. Sevilme, kabul görme ihtiyaçlarınız , memnun etme çabanız varsa, kaynağında illa ki istenmeyen çocuk olma konusu çıkmayabilir. Bunların hepsi sadece ihtimal.
Gözlemleyin,farkedin ve dönüştürmeyi seçin diye.

Kolaylıkla.

Hayat sabit kalmıyor, değişiyor, dönüşüyor.
Sorular bazen hiç bilmediğimiz yerden geliyor.
Bazen de cevaplar.
Dünün derdi bugünün şükrü oluyor.
Bugün şükür ettiğimiz yarın derdimiz olabiliyor.

Bir şeyler oluyor da,
Olan herşey hayrımıza oluyor.
Bilsek ki böyle?
Olanı olduğu haliyle kabul etsek?
Anladım ki nefste değil sadece mertebe.
Hamdda, şükürde.
Derin bir nefeste.
Her şükürde daha derini keşfetmekte.

Ne çok hatırlatırım seni kendime, canım cümle:
” Senden gelen lütuf da hoş kahır da hoş.”
İdrake geçmemiz, düşüncelerin arasında ağırlaşırken bir anda herhangi bir cümleyle hafifliği hissetmemiz , olana olacağa gönüllü olmamız için neler mümkün?

” Aptal mıyım ben inanır mıyım bunlara? “
” Kendini çok akıllı sanıyor. “
” Bak yakaladım gördün mü, demiştim sana. “

Ne kadar çok kullanıyorsun bunları? Kaç kez kendini kül yutmazlıkla uğraşırken yakaladın? İnsanların açıklarını yakalayıp akıllılık ispatı için ne kadar çaba sarfediyorsun? 

Kendini doğru , diğerlerini yanlış yapmak için ne çok çaba. Ve peşinden gelen kendini yanlış yapma hali. Bir yerlerde salaklıkla, aptallıkla etiketlendin mi ? Git eskilere. Ya da onun gibi olmamaya çalışırken ( senin küçüklükte etiketlediğin, salak gördüğün kimse ) o olmaktan kaçarken o olduğun ve yine kaçtığın kim?

Sadece farket. Ne kendini , ne onu yargılamaya geçmeden sadece farket. Muazzam varlığını alıp kabul ederken, birşeyi böylesine itmeden… Salak olmanın nesi kötü? Sadece direnci kırmak için bak buna. Salak değilsin, aptal da. Sadece inandın o kadar. Şimdi onu göndermeye gönüllü ol.İşte bu kadaaar:)

Ağzımızdan çıkan hiçbir söz, aklımızdan geçen hiçbir söz boşa değil. Kelimelerle, cümlelerle oynamanın neşesi bendeki de🙏

Şimdi seninle , enerjini keyifle yükseltecek bir çalışma yapalım ne dersin?

Kendine yarım saat ayır ve eline al kağıt, kalemi. 5 sene sonrasına gitmeni istiyorum. Yani 02.06.2021 de olduğun anı ve günü yaşamanı istiyorum. Kendine mektup yazıyor olsan bir tam gününü nasıl anlatırsın?

images (3)Nerede yaşıyorsun?

Nasıl bir evde uyanıyorsun?

Yanında kimler var?

Evini anlat biraz, ne renk? Enerjisi nasıl? Nereye bakıyor? Mesela eşyalarından , odalarından bahset. 

Günün nasıl geçiyor?

Gün içinde, sana iyi gelen neler yapıyorsun?

Hangi işi yapıyorsun? Gelir kaynakların neler?

Hesabında ne kadar biriktirdin?

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Bu soruların cevaplarını içeren bir mektup istiyorum işte, o kadaaaarrr 🙂 Gerçekten o zamandaymışsın gibi.

Sadece dikkat etmen gereken iki önemli nokta var;

  1. Hislerine odaklan istiyorum. Bu hayatı kurgularken neler hissediyorsun? Nasıl bir enerjiyle uyandığın, sevdiğin işi yaparken ki sevgin, tutkun vb… Hislerini ön planda tutarak yaz mektubunu, cümle aralarında bahset onlardan . Yani birkaç ay sonra o mektubu gördüğünde yine yeniden aynı şekilde heyecanlandırsın seni. Heyecanını kat , neşeni kat, tutkunu kat…

      2. Diğer bir nokta ise; gelecek zamandan bahsedermiş gibi bahsetmek yerine , ‘ uyanacağım – yapacağım ‘ yerine; şimdiki zamanda anlat. Tam o gündeymiş gibi: 

         ‘ Güne …. bir evde uyanıyorum. Günüm …. uğraşı ile geçiyor. Hesabımda … biriktirdim.’ gibi…

                            Dilediğin gibi yazabilirsin artık, sayfalarca uzatabilirsin. 

berrak-deniz-yan-07-3442

En keyifli yere geldik, hazır mısın? İlan ediyoruz şimdi. Kağıdı al eline , okumaya başla sesli bir şekilde. Hatta ayağa kalk, dolan evin içinde, oturarak donuk donuk okuma  istersen. BU SENİN HAYATIN, HAYALİN , HATTA GERÇEĞİN. Söz uçuyor, yazı kalıyorsa , hayallerin kalbinden kağıda döküldü, netlik kazandı ne güzel. Tebrik et kendini. 

İnsan , hayal ettiğine kavuşur. Hiç kurgulamadığı hayale kavuşan insanlar gördün mü? Varolanlar içinde de, o hayatı kurgulamadığı için hiç değerini bilmediğini gözlemlemişsindir. Sen heyecanınla, adımlarınla, kararlılığınla hayaline kavuş. Git peşinden, niyet et onun için, dua et. 

E bu böyle n’olacak şimdi diyorsan eğer, o enerji yüklü mektubu, en sevdiğin kitabın içine koyabilirsin ilk adım olarak. Yeni yazımda , bu yazdığın hayatın için neleri , nasıl yapabileceğin üzerine yazıyor olacağım. Sen bugün hayalinin tadını çıkar yeter:)

tumblr_mgn98zpLtb1s2i3p8o1_500

Geleceği planlarken, anı kaçırma. Aslolan zaman ve gelecek olan zaman arasındaki dengeyi iyi kurmak sana iyi gelecektir.

Sevgiler,

Eda ÖZGÜLER