Alice Miller diyor ki ;
“Yıllarca kendi çocukluk öykümün üzerindeki örtüyü tümüyle kaldırabilmenin yollarını aradım ve sonraları bunun ulaşılması olanaksız bir hedef olduğunu kavradım. Bu ‘herşeyi çözme’ saplantısından vazgeçtikten sonra önümde yepyeni yollar açıldığını ve yeni perspektiflerin belirdiğini gördüm. “
Kişisel gelişime merak salıp da bu saplantıya düşmeyen de ne bileyim:)))
” Sanki oralar dönüşünce işte ancak o zaman bugünüm dönüşür ” diyorsunuz değil mi bazen?
” Ah bi’ bulsam o anıyı, işte siz beni o zaman görün:) “
Hatırlatıcı olayım o zaman.
Hepsi yaşandı, biliyorum.
Bugünümüzde bir yerlerde engel de teşkil ediyor olabilir, görüyorum, farkında olarak ya da olmayarak.
Fakat her gün her gün sadece buna odaklanıp , o günleri canlı tutmak için yoğun enerji harcamak, o günde yaşamaktır.
Zaten zihin hatırlatmaya meraklı, ya bir de biz güç verirsek…
Hatırlayın, odağınızı nereye verirseniz orayı besler, büyütürsünüz.
Soru sorun;
Bugünümü ve yarınımı büyütecek, besleyecek hangi seçimin kendisi olabilirim?
Nerdeyse hiçbir seans yok ki geçmişe dokunmayalım. Bu bazen kolaylaştırıcı. Bu bazen anahtar. Bazen bir düğümün çözülmesi.
Ama geçmişinizin her bir yeri değil.
Dün de geçmişti. Bir an öncemiz de geçmiş.
Buralar bitmeeeez inanın bana:)
Bi’ bıraksam geçmişin yakasını,
zorluyorsa destek alsam,
acı çekme halini uzatıp durmasam
Enerjimi bugünüme kullansam
Nasıl olurdu ki?
Yine gelir mi geçmiş peşimden , gelir.
Ben yaşadığım sürece o gelir.
Ve ben onunla birlikte yürümenin yollarını öğrenebilirim.
Yeter ki hatırlatayım kendime.
“Bugün yeni birşeyi seçebilirim.
Yeni şeyler söyleyebilirim.
Eskisi gibi olmak zorunda değil.”
Yaşananlara duyduğum saygı kadar , bugünüme de saygı duyabilirim.
Yeter ki isteyeyim🙏
Değil mi?