Etiket

kişisel gelişim

Browsing

Nefes alış verişlerimiz bize neler anlatabilirler acaba?
Sesli sesli nefes alıp veriyorsam mesela, hayatımda sakinliğe yer açmıyor olabilirim. Telaşım, yorgunluğum buna sebep oluyor olabilir.
Ya da sadece sesli ve hızlı bir şekilde nefes veriyorsam, acilen hayatımdan çıkarmak istediğime bakabilirim ya da stresime ya da öfkeme bakabilirim.

Nefes alış ve verişlerimin süresi kısaysa, dünyamdaki alma ve verme enerjisine bakabilirim.
Belki de herşeyi hızla alıyor / almak istiyor ve hızla tüketiyor / tüketmek istiyor olabilirim.
Belki de sakinlikle sindire sindire olanın tadına varmak, olanı beslemek nedir bilmiyor olabilirim.
Sadece hayatta kalmaya çalışıyor olabilirim.

Aldığım nefes, sadece omuzlarıma kadar iniyorsa, bedenimde sürekli hastalıklar ortaya çıkıyor olabilir. Oksijenin olmadığı bedenimde yaşam da keyif vermiyor olabilir.
Veya sadece göğsüme kadar iniyorsa nefes, sürekli tedirgin, stresli, gergin ve panik halinde olabilirim.
Zamanı gelmeden harekete geçebilir, sürekli sürekli hareket etme ihtiyacı hissedebilirim.

Nefesin aşağılara karnıma kasıklarıma inmesine izin verdikçe hayatım da nefes alabilir.
Tüm organlarım nefesimden beslenebilir ve sağlıklı kalabilirim.
Nefesle çakralarım dengelenebilir ve böylece enerjim, bedenim hayatta kalma modundan çıkıp keyfe, neşeye, tat almaya dönebilir.

Ya da sadece karnıma nefesi dolduruyorsam ve göğüs bölgemde gezmesine izin vermiyorsam, hayatımda coşkuyu , heyecanı yitirmiş olabilirim.
Hayattayım, varım demem için, canlılık için göğüs nefesine de ihtiyacım olduğunu farkedebilirim.
Belki de sürekli nefesimi durduruyorumdur, hayatı an an durdurmak isteğimle.

Nefes bir bütün, hayat gibi.
Eğer onunla tüm bedenimi beslersem hayatım da adım adım dönüşebilir.
Nefes hayattır dediğimiz yere bir de burdan bakalım istedim.
Farkında olun.
Nefesinizin her bir anı size birşeyler hatırlatır.
İyi ki hatırlatır.
Değerini bilelim dilerim🙏🙏

Kendi yaralarını iyileştirmek için , yarası olan kaç kişiyi hayatına çektin? Kaç sevgilini iyileştirmeye çalıştın? Kaç tane çalışma gördüğün anda ” bunu şu yakınım alsın ilk başta ” diye kendinden önce başkalarına yardım etme ihtiyacına girdin?

Yardım etme kalıbını günde kaç kez kullanıyorsun?

Gerçekten yardım mı ediyoruz yoksa sadece destek mi olabiliyoruz insanlara biz insan olarak ?

Nerelerde kendini kurtarıcı ilan ettin ve bazen kurtaramadığını düşünüp kendini harap ettin?

” Ancak ben iyi ederim ” diye kaç yeri / kişiyi kontrol etmeye çalıştın?

Hayatında ne aşırıysa , oraya bakmak , hayatının ritmini güzelleştirir. Bu illa kötü bir şey olmak zorunda değil , iyi diye adlandırdığımız şeyler de buna dahil. .

Bu yolda idrak ettiğim ve şükürler olsun yıllar sonra dengeye geldiğim en güzel konudur bu🙏 Hafif, özgür, had bilir ve kendi değerimi hatırladığım.

Üstteki soruları iyi düşün . Cevapları kendine dürüstçe ver ve farkında ol.

Kolaylıkla,

Geçinmeye gönlün var mı?
Gerçek, hayatla geçinmeye gönlün var mı?
O zaman savaşı bitir ve barışa geç.

Dirençlerine, bariyerlerine, aslalarına, illalarına bir baksana.

Hastalıklarınla,
yaşam alanınla,
çevrendekilerle,
hava durumuyla:) ( Öyle değil mi ama, kardan, soğuktan, yağmurdan, böyle kapalı havalardan nefret ediyorum demiyor muyuz bazen? )
dünyayla,
geçmişinle,
ailenle,
parayla,
işle,
yalnızlık ve birliktelikle savaşını farkında ol.

” İstemiyorum, git. ” demek yerine;
” Sen mi büyüksün, ben mi? 🙂 demek yerine;
Sadece sor:
” Seninle barış içinde olmayı gönüllü olsaydım , bu ne yaratırdı? Hayatım gerçekten nasıl olurdu? Bunun için gerçek, ben ve bedenim hangi enerji alan bilinç olabiliriz? “

( Şu anki enerjim, bilincim savaş yaratıyorsa, başka bir enerjiye geçmeliyim. Bu neresi?? Soru buna alan açıyor ve bunu sen bulma. Sadece sor ve bırak. Hangi enerjide olsan barışı seçerdin? Sorduktan sonra izle. )

Her gün sor.
Aklına gelen her an sor.
Sormak iyi hissettirmediyse, söyle:
” Seninle barışmaya gönüllüyüm.
Seninle barış imzalamaya gönüllüyüm.
Seninle barışmaya gönüllüyüm “
.
Sadece gönüllü ol.
Seçimden bahsetmiyorum bile.
Gönüllülük herşeyi değiştirebilir.
Milyonlarca yeni olasılık belirebilir.
Kaçan kovalanır:)
Kaçma.
Savaşı bırak.
Dirençleri kaldır.
Bariyerleri indir.
Bırak aksın ve geçsin.
Geldi ve geçsiiiin, gitsin.
Su gibi… Aksın…

Hala kalmaya devam eden bir şeyse hastalık gibi, kalmakta bir bildiği, anlatmak istediği vardır.
Sana hatırlatacakları vardır.
Onun da bir bilinci var hatırla.
Yanında bir insan oturuyor ve onunla konuşuyormuşsunuz gibi – karşına alma onu, karşında görmek de savaş – konuş onunla.
“Gelmenin bir sebebi var biliyorum. Peki gitmek için neye ihtiyacı var?
Neyi anlamam gerekiyorsa, anlamaya gönüllüyüm, bilmeye gönüllüyüm. Gitmene gönüllüyüm. Kalmana da. Gitmeye hazır olduğunda gidebilirsin. Ben hazırım. “

Neyle barışmak geldi ilk, kalbine ilk ne düştü?
Dilerim kolaylıkla dönüşsün🙏🍀
Şifa olsun.

“Huzurlu ve mutlu panda”
Bu kitabın sonunda diyor ki:
” Derin bir nefes al. Üzerine yağmur gibi cesaret ve güven yağdığını hayal et. İyice konsantre olup bu cesaret ve güven yağmurunun her yanını sardığını düşün. “

Yani daha güzel bir olumlama varsa ortaya çıksın hemen:) Düşünsenize her yanınızda güveni hissettiğinizi…Ne kadar muazzam değil mi?
Çoğu adımımızın önündeki engel bu değil mi? Güven içinde olsaydık, neye elimizi uzakmaktan, seçmekten, vazgeçmekten korkardık ki? O zaman cesur olmak daha kolay olmaz mıydı?

Neredeyse her gün okutuyor bu kitabı bana. O burada ne hissediyor bilmiyorum ama bana her gün bunu sesli okumak iyi geliyor:)

Bir çocuğun en büyük ihtiyaçlarından güven ve koşulsuz sevgi. Güven ihtiyacını çocukken ebeveynlerimizden ya da bakımımızdan sorumlu kişilerden karşılıyorken ( dilerim her bebek için karşılansın ) , yetişkinliğimizde bu konuda ne yapacağız?
Hele bir de çocukken karşılanmadıysa bununla ne yapacağız?
Bir çok çalışma var ki, bu güven hissini bedene tanımlatan.
Sinir sisteminin savaş-kaç-don tepkilerinin ötesine geçiren.
Sinir sistemi üzerine çalışmak en hafifi.
Yoksa her an diken üstünde…Her an arkada olan bitene yargılar halde…Bir adım gidememek.
Öğrenilebilir.
İlerle.
Bak oralar da güvenli.
İleriye bak.
Şu ana bak.
Burada güvendesin.
Hayattasın.
Sadece bildiğin hikayeler güvenli geliyor biliyorum, bilinmezlik korkutuyor.
Ama değil.
Bu bir yalan.
Bunun ötesi var.
Rahat bir nefes almak var.
Sırtını ” oh be ” diye yaslamak var.
Yeni şeyler yazmak var.
Ve güvenle ilerlemek var.
Bunu gerçekten istiyor musun?
Buna cesaretin var mı?

Şifalanmayı seçersiniz ve sizinle birlikte birçok kişi bu sürece dahil olur. Yani aslında onlar da seçmiş olabilirler.
Şeklen siz başlatmış gibi görünseniz de:) Anneniz, babanız, çocuğunuz, kardeşleriniz, yakın arkadaşınız veya hiç tanımadıklarınız.

Siz ilişkiyle ilgili şifalanmayı seçersiniz, annenizle babanızın ilişkisinde bazı değişimler olur.
Siz sağlıkla ilgili şifalanmayı seçersiniz, daha siz göremeden etkisini, en yakınınızdakilerden şifalanma haberini alırsınız.
Siz her bir adımınızla, bağlantıda olduğunuz koca bir halkaya dokunmuş olursunuz.
Enerji çalışmalarıyla ilgilenenler ara ara birleşip birliğin şifalanması için enerji çalışmaları yaparlar, dualarda yaptığımız gibi. Oralarda halkanın büyüklüğünü siz düşünün:)
Çalışma sırası ve sonrasında hissedilenler muazzam bir güçtedir, en çok da manevi🙏

Yolunuz bir gün buraya çıkarsa, bu konulara meylederseniz ” sevgilime de seans yapsak ne iyi gelir. Onu nasıl iyileştiririm? Anneme ne yapabilirim kurtarmak istiyorum şu hastalıktan. ” yerinden değil de, şifalanmaya kendi merkezinizden başlamayı seçin olur mu?
Zaten seçen herkes bundan faydalanacaktır.
Öyle kalmayı, öyle olmayı seçenlere de dokunmayın.
Sizin hayırlı dediğiniz , onun hazır olmadığı olabilir.
Herşeyin bir zamanı var.
Şimdilik öyle kalmak istiyor olabilir.
Tercih…

Aslında bunları neden yazdım biliyor musunuz?
Yaptığınızın, seçtiğinizin sizin düşündüğünüzden çok daha geniş bir yere ulaştığını,
Bir bütünün parçası olduğunuz idrakiyle bu yola girdiğinizde ne büyük bir cesaret göstererek başlatan / adım atan olduğunuzu hep hatırlayın ve kendinizi tebrik edin diye,
hayatınızın sorumluluğunu aldığınız, uyanmayı seçtiğiniz,
yol ne gerektiriyorsa hepsine gönüllü olma yürekliliğinizden dolayı tebrik edin diye yazdım.
İyi ki başlatansınız. İyi ki böyle cesursunuz.
İyi ki🙏

Yarışlar, kıyaslamalar, ötekileştirmeler.
” Yemeği kim önce bitirecek bakalım. ”
“Dersini kim önce yaparsa ona ödül var.”
” Aferin benim akıllı oğluma, ablan gibi tembel olma sakın. “
” Bak onların çocukları nereleri kazandı, ne işler yapıyor, sen hala otur böyle bekle.” leri duya duya kendi ritmimizi çok başlarda bıraktık biz. Hatta o nedir, nasıldır bilmedik.
Büyüdükçe yemekten, dersten çok daha öteye gitti hatta.
Bildiğimiz, bilmediğimiz her konuda yarışır bulduk kendimizi.
O yüzden hep odağımız O oldu. O, isim değiştirdi her seferinde, fakat konu değişmedi.
Acaba onun önüne geçebilecek miyim?
Sizce bunun sonu var mı?
Hırsın böyle yanlış tanınmasının altında bazen böyle yaşanmışlıklar olduğunu düşünüyorum.
Ve başarılı- başarısız tanımlarımızın da.

Kendi ritmimizi bulduğumuzda ve onu etiketlemediğimizde yargıyı durdurabiliriz.
Yarışı bitirebiliriz.
Her seferinde O kişilerle yarattığımız savaşı bırakabiliriz ( farketmeden savaş yaratıyorsunuz burda aslında )
İşte o zaman daha dingin, telaşsız bir yerden sorabiliriz kendimize:
” Sahi ben nasıl bir hayat istiyorum, ne istiyorum? “
Yarışı bırakışın ardından gelen bu soruyla daha geniş bir alan açılacak baktığımız yerde.
Kalbimizden seçim başlayacak.
Bedeninizden yansıyan gücü farkedeceksiniz zaten o sırada.
” Sahi sen ne istiyorsun? “
O’na bakınca eksik, O’na bakınca başarısız, O’na bakınca yetersiz olan her yeri bıraksak , O’na bakmayı bıraksak, odağımız sadece kendimizde olsa ve ” biz neyi seçerdik” kısmına giriş yapsak , ritmimizi bulsak ve bu ritimle dans ediyormuşcasına yaşasak sahi hayatımız nasıl olur?

Kendinizi yarışırken, etiketlerken ve her seferinde yanlış ilan etmeye çalışırken , yargıya girmeden önce bi’ durun.
Çok uzun süre bireysel ya da kollektif duyduğumuz tüm bu cümlelerin bizde böyle güçlü etki etmesi normal.
Hissettiğiniz şey normal.
Ve bu hikayenizin dışına çıkabileceğinizi hatırlatın kendinize.
Her tetiklenmenizde, kıyasta, yarışta hissettiğinizde kendinizi, kendinize hatırlatın bunu.
Ve o sesi her duyduğunuzda ( başarısız, yavaş, üşengeç, tembel, kaybettin… ) onun karşısına bir ses geliştirin.
Bir olumlama ya da durdurucu bir kelime.
Bu çok iyi gelecek eminim.
Kolaylıkla.

Hep kaybetme korkusu üzerine konuşurken kazanmaya dair korkularımıza da değinmesem olmazdı:) Adım adım gidelim mi bu konuda ? 

1. Konu her ne olursa olsun ( mutlu olmak, para kazanmak, mucizevi bir ilişki, sonsuz sağlık, huzur , sizin kazanmak dediğiniz neyse o ) kendinize şunu sorun; 

” O istediğim şeyi kazanınca neyi kaybetmekten korkuyorum? “

Burada gelen her cevaba detaylıca bakın. Ailenizi mi, zamanınızı mı, özgürlüğünüzü mü, sağlığınızı mı, huzrunuzu mu ? Neyi ? Burada yazdığınız hikaye ne?

Ya öyle olmayacaksa?
Ya da öyle olmasına da gönüllü olsaydınız?

Buralara da bir bakın ve hikayeleri sonlandırın, değiştirin, dönüştürün, iptal edin ve ( bir kere sadece bir kere yapacaksınız unutmayın ) o en kötü ihtimal hikayenizi okeyleyin.

2. Kazanma korkusuna eşlik edenler şunlar olabilir :
Nazardan korkuyor olabilirsiniz.
Görünür olmaktan korkuyor olabilirsiniz. Saklanmak kolay gelebilir.
Olan şey büyürse kontrol edememekten korkuyor olabilirsiniz.
Bu zamana kadar bildiğiniz tek şey kaybetmek olabilir veya her şeye kayıp diyor olabilirsiniz.
Haketmediğinize inanıyor olabilirsiniz.

3. İçinizden şöyle cümleler geçer mi mesela:
“Benim gibi biri bunu / seni hakedecek n’apmış olabilir? ” ( Kazanmış olmayı öyle hayati yaptığınız yerlerden biri ki, aslında olan bir türlü varlığınızın bunu hakettiğini alıp kabul edememek. )

” Bak gör bu ilişkide kesin biter, kesin bir arıza çıkar.”
” Ben demiştim elimi attığım her iş kurur benim.” 
” Ne zaman yüzüm güldü ki, kaderim bu benim , hep hevesim kursağımda kalır.”

Bu cümlelerle bilindik hikayelere, konfor alanınızda kalmaya devam etmek istiyor olabilir egonuz. Kazanmak, bilinmeyen bir yer onun için ve onu korkutuyor olabilir. 

Sizin zihninizde dolaşan cümle ne? Bu cümleleri söylerken farkedin kendinizi ve o an durun.Elinizdeki tüm işleri bırakın birkaç saniyeliğine.Bu kime ait diye bir bakın önce, bunu en çok kim kullanırdı? Ona iade ettiğinizi söyleyin içinizden ve iptal ediyorum deyin bu cümlenin her seslenişinde.

4. Kendinizi şaşırtmaya hazır olun:) 
Bir kere de farklı olabileceğine, bunu hakettiğinize, sürdürebileceğinize inanın.
Onlar şanslı siz şanssızsınız bakış açısının dışına çıkın.
Değiştirmek isterseniz buna hemen başlayabilirsiniz. Yeter ki isteyin. İspat etmeye çalışmalarınızı ve bundan duyduğunuz gizli hazzı bırakmaya gönüllü olun.

Kolaylıkla

Not: Kazanmak ve kaybetmek bakış açısı. Kazanmak ya da kaybetmek herkese göre değişir. Yarattığımız bir kutupluluk  var ve onun üzerinden anlatmak kolay 🙂 Belki de hiç kaybetmek yoktur ne dersiniz? 

(….. Yazıyı yazarken canım Şebnem Ferah’ın şarkısı geldi aklıma. Sonra bir baktım yazının başlığı olmuş. Daha iyisi olamazdı…)

Seçim yapmak nedir’i anlamak, tüm kilitlerin anahtarı bana göre. O yüzden aklıma geldikçe hep yazacağım bu konuyu…

🔶 Diyelim ki, sevgilinizle /eşinizle sorunlarınız var, ayrıldınız ya da devam ediyor. Burda sevgilinizle barışmak istemeniz veya sorun bir anda uçsun gitsin demek seçim değildir. Problemden çıkma isteğidir.
Ve problemi ortadan kaldırma arzusu da anlık işler. Günü, haftayı, ayları kurtarır belki.
Seansa bunun için gelenleri hep uyarırım:)
Uzun vadede ihtiyacınız olan bu konuda seçim yapmaktır.
Bu nasıl olur?
” Ben bu hayatta nasıl bir ilişki içinde varolmak istiyorum, nasıl biriyle birlikte olmak istiyorum? Bu gerçekleşirse ben ne hissedeceğim, kim olacağım?
Burayı bulduktan sonra işte bu kişi olmayı seçin.
” Böyle bir ilişkide olmayı seçiyorum. “
( cümle ne güzel görünüyor değil mi, tabi demek yetmiyor, bunu seçtiğinizde bedeninizdeki gücü, hafifliği hissedeceksiniz, gerçek mi değil mi pratik yaptıkça ayrımını yapabilirsiniz. )

Ve sonra da olanları izleyin, belki bir daha barışmayacaksınız, belki hayatınıza başka biri girecek, belki barışacaksınız ve o kişi o ayrıldığınız kişi olmayacak bambaşka bir kişi formuna evrilmiş olacak , ilişkiniz dönüşecek ve siz inanamayacaksınız:)
🌟 Bu anlattığım yerde problem yok, çözüm yok , sadece büyük bir enerji alanından talebi sunmak ve talebin karşılığında kim olacağınız konusunda netleşmek var farkındasınız değil mi? İsimler yok, ayrılmalar, barışmalar… Hiçbiri yok
🔶 Ya da diyelim ki, maddi sorunlar yaşıyorsunuz, faturalarınızı ödemek bile zorlaştı artık. İster istemez ilk talebiniz ve odağınız geçinmekte olacaktır. Faturalarınızı ödemek, kartlarınızı ödemek sizi rahatlatacak gibi görünse de bu plan ve istek kısa süreli etki edecek. Bir sonraki ay yine aynı kaygı.
Şimdi bu problemin dışına çıkın ve gerçekten nasıl bir hayat yaşamak istediğinize odaklanın. Ne kadar maddi kaynağa açıksınız, nasıl bir finansal realiteniz olsun istiyorsunuz ve bu olunca nasıl hissedeceksiniz, kim olacaksınız? Hayatınız nasıl olacak?
Buna bakın, yazın, hayal edin.
Sonra izleyin. Başka bir kaynak mı ortaya çıkacak, iş mi değiştireceksiniz, paraya bakış açınız mı değişecek? Gözlemleyin.

Bu konuda sonsuz örnek verilebilir.
Peki nasıl yapabilirsiniz ve neler yapabilirsiniz? :
🔸 Kendinize dürüst olun. Gerçekten hazır mısınız değişime?
Bunun için herşeye gönüllü müsünüz?
🔸İnanıyor musunuz o istediğiniz şeyin olacağına? Hakettiğinize ya da ortaya çıkacağına ya da keyifle, kolaylıkla devam edeceğine? İnanmak çok değerli…
🔸Bağımlılığınız var mı o konu ile ilgili? İlla o sevgili olsun, illa o iş olsun, illa şu kadar gelir olsun, illa o ev, o yer. Her şeye gönüllü olmak bunları da içerir.
🔸 Yazmayı seviyorsanız yazarak çalışın. Gerçekten o istediğiniz olursa ne hissedeceksiniz?
🔸Güç duruşu çalışması vermiştim, onu da uygulayabilirsiniz bu konularda.

Ve son olarak seçtiğinizi nasıl anlarsınız kısmı kaldı👉 Eğer seçim yaptıysanız kim olacağınıza, nasıl olacağına dair, 24 saat içinde ya da biraz zaman verelim:) o hafta içerisinde bu konuyla ilgili mutlaka ve mutlaka birşey görür, birşey duyar, bir adım atar ya da birşeyleri bırakırsınız. Mutlaka ve mutlaka işaret gelir.
Eğer gelmezse bilin ki, hala orada seçmediğiniz bir yer, gönüllü olmadığınız bir şeyler var.
Ve bu bir anda zengin olacaksınız, bir anda hayatınızın aşkını bulup evleneceksiniz, hayalinizdeki işi kuracaksınız, yarın dünyayı gezmeye başlayacaksınız demek değil. Öyle de olabilir fakat beklediğiniz işaret küçük bi kıpırdama olsun. Bunu görürseniz artık seçiminizle hizalı gitme vaktidir, enerjinizi isteğinizle uyumlamışsınızdır ve bir tek şey kalır. Zaman vermek🍀 Zamana da gönüllü olmak…
Çiçek ekip hemen çıkmasını beklemediğiniz gibi, ektiğinizden emin olduğunuz gibi sadece onunla yaşayın, bekleyin. O çiçek açacak.
Seçim yapmak zor olduğu kadar kolay da; ama bazen daha zoru onunla hizalı gitmek, onunla birlikte uzun bir yol olsa da yürümek, koşmak, durmak, beklemek, uçmak. Ne gerektiriyorsa, ne geliyorsa hepsi.

Kolaylıkla ve neşeyle olsun🌿

Anlamlı bir hayat yaşamak istiyorsan yaşama gerçekten yüzünü dön, yaşamla barış içinde olmayı seç.
Yaşamın içindeki mucizeyi ancak böyle keşfedebilirsin.
Yaşamın kendisinin mucize olduğunu.
Gerçekten yaşamayı sevebilir misin?
Koca bir hayat akmaya devam ediyor. Sen şu an onun parçasısın. Kendini bıraktığın yıldan ve yerden çıkarıp tam buraya getirebilir misin?
Çocukluğumuzun acılarına dair yazdığım her yazıda hatırlatıyorum kendime, sen de okurken hep hatırla.
Sadece çocukluğunu, travmalarını şifalandırmak için yoksun burda.
Bir oraya git bak, sonra buraya gel, sonra ileriye bakıp hayal kur, sonra tekrar buraya gel.
Bu bir döngü, bu bir denge.
Ben hatırlatıcı ve kolaylaştırıcı olmayı seçtiğim için oralara dair bolca yazıyorum. Ama sen her okuduğunda farkında ol.
Gerçek olan an bu an. Gittiğin yerde kaybolmadan buraya gel.
Geçti.
Güvendesin.
Buradasın.

Seyret.
Dinle.
Dokun.
Bak, gör.
Hisset.
Geçmişe ya da geleceğe gidip de her uzun kalışında sırayla yap bunları olur mu?

Şu ana gelmenin en kolay yolu.

Hee yok, ben orda acıda ya da beklentide kalmayı seviyorum, gerçekliğe gelmeye niyetim yok diyorsan da kalabilirsin orda. Bunda yanlış bir şey yok. Bunu da bile isteye seçtiğini farkında ol yeterli.

Keyif dolu bir hafta olsun dilerim❤

Hayat sabit kalmıyor, değişiyor, dönüşüyor.
Sorular bazen hiç bilmediğimiz yerden geliyor.
Bazen de cevaplar.
Dünün derdi bugünün şükrü oluyor.
Bugün şükür ettiğimiz yarın derdimiz olabiliyor.

Bir şeyler oluyor da,
Olan herşey hayrımıza oluyor.
Bilsek ki böyle?
Olanı olduğu haliyle kabul etsek?
Anladım ki nefste değil sadece mertebe.
Hamdda, şükürde.
Derin bir nefeste.
Her şükürde daha derini keşfetmekte.

Ne çok hatırlatırım seni kendime, canım cümle:
” Senden gelen lütuf da hoş kahır da hoş.”
İdrake geçmemiz, düşüncelerin arasında ağırlaşırken bir anda herhangi bir cümleyle hafifliği hissetmemiz , olana olacağa gönüllü olmamız için neler mümkün?