“Bazen onun çocuk olduğunu unutuyorum, bir yetişkin gibi anlayışlı olmasını , yetişkin gibi davranmasını bekliyorum,hemen anlasın istiyorum ya da. “
Ebeveynlerden kulağıma değen cümlelerden biri bu.
Bu sabah düşündüm de…
Çocuklarımıza dair fazla beklentilerimizi farkedebiliyoruz bir an öncesine bakıpta, peki ya kendimize?
Kendimden beklentilerim ne durumda?
Bazen abartıyor olabilir miyim?
İnsan olduğumu unutuyor,
Mükemmel olmak için çırpınıyor,
Hata payı tanımıyor,
Dinlenmeye izin vermiyor,
Bazen durmaya,
Koşmak , yetişmek için çırpınıyor,
Hep sakin, uyumlu, anlayışlı olmamı bekliyor olabilir miyim?
Sürekli mutlu , coşkulu olma isteğimi de abartıyor olabilir miyim?
Bazen konforsuz hissettiren duyguda da kalabilir miyim?
Öfkelenebilirim, üzülebilirim, canım yanabilir, negatif düşüncelere fazla kayabilirim. Buna da iznim var mı?
Hatta bu da normal olan değil midir?
Tüm duygular hakkım değil mi?
Bazen pırıl pırıl yapraklarımı dökebilirim.
Bazen pırıl pırıl açabilirim.
Hemen anlamayabilirim, unutabilirim, işime gelmeyebilir, zaman gerekebilir.
Hepsi bana dair, insana dair, sisteme dair.
Hayat bu.
Geçiyor.
Dünya hareket halinde, ben de.
Değişiyorum, dönüşüyorum, öğreniyorum, unutuyorum.
Geçen sene bu zaman dert dediğim şey, şuanda hayatımda olmayabilir, şuan başka bir konuyla meşgulüm büyük ihtimalle.
Dünya hareket halinde , ben de, duygularım da, düşüncelerim de.
Hepsi insana dair, yaradılışa.
Yeter ki harekete izin verebileyim, hakkıö olduğunu hatırlayabileyim, hatırlatanlara da şükredebileyim.

Yeter ki yaşamın içinde mevcut olmaya gönlümüz olsun. Yaratılmış olmayı sevelim. Her halimizle, her daim barış içinde. Tadını çıkarmaya gönlümüz olsun yaşamın.
Hayat bu.
Geçiyor.
Her haliyle .

Yorum Yaz