İste olsun, seç gelsin, olmadı mı değiştir, yeniden iste, boşluğu hemen doldur …. Derken derken , bunları okudukça bir karışıklık oluyor belli ki. .
Ya o sıra canımız hiçbir şey istemek istemiyorsa? …. Nasıl da normal, nasıl da insanlık hali … Şuan ki o konfor alanı dediğimiz bilindik yeri bi’ alıp kabul edebilir misin orda ? Varolanları görebilir misin ve tadını çıkarabilir misin deneyimlerinin ? O planladığın ya da hayalini kurduğun yerden beklentini çekip ana gelebilir misin? Ki bu da hiçbir şey yapmama seçimidir:)
Hiçbir şey yapmamak nasıl olur ki senin için? Hiç buranın tadına baktın mı? Bunu okuduğunda neler geçiyor zihninden? Bedenin nasıl tepki veriyor buna? Nefes alıyorsun ya, yaşıyorsun ya, bu yetiyor mu? Yaşamak , kocaman birşey yapmak işte… Yapmak-tan olma-ya geçme hali hatta. Bunu görmek yerine elimizi hep ileride neyi yakalayabilirim’den çekmediğimiz ne çok an var değil mi? Halbuki gelsek bi’ buraya. Şimdi ki ben’e. Elle tutulur olana, gözle görülür olana, bedenle bilinir olana. İşte burayı beslesek nefesimizle , ritmimizle , gülüşümüzle, ufak dokunuştan anladığımızla. Belki bir süre de böyle olmak iyidir he ne dersin?
Bir bakıyoruz ki şuanı farketme sebebimiz bile ” çözüm anda geliyormuş biliyor musun? , şuanıma tamam dersem yeniyi hayatıma çekebilirmişim ” cümleleriyle yine beklentiye gidiyor. ” Şunu yaparsam şu olur. ” … gibi gibi. .
Durmamaya dair bildiğimiz cümlelerden bazen bir adım geri gelip buranın da misafiri olmak. Bence denenebilir. Ne dersin?